-
Hüseyin MAZLIM
Tarih: 18-08-2023 03:03:39
Güncelleme: 18-08-2023 03:03:39
NEDEN ? Merhaba, Pusula gazetesinde bu benim ilk köşe yazım.
NEDEN ? Merhaba, Pusula gazetesinde bu benim ilk köşe yazım.
Hangi konu hakkında yazı yazmam gerektiği konusunda çok zorlandığım söylenemez. Bu köşede kendime özgü düşüncelerle,Yalova ve Dünya coğrafyasında yaşanan konulardan bahsedeceğiz. Hepinizi her hafta bu köşeye bekliyor olacağım. Yazılarımın siz değerli okuyucularımızın hayatına bir renk katması dileğiyle konuşulamayan yazılamayan doğruları buradan paylaşma fırsatı bulacağım.
Neden Pusula Gazetesinde yazmak istedim, çünkü Pusula demek yönlendiren yol gösteren demek. Bazen hayatımızda ne tarafa gideceğimize hangi yolu seçeceğimize karar veremeyiz, kararsızlık ve çeşitli tereddütler içinde kalırız. Hayatımıza yol gösteren ışık tutan aydınlatanbirisi olsun isteriz. Beraberaydınlanmak içinburadayız. Her türlü sorunlarınızın ya da sorularınızın cevabını burada birlikte arayacağız ve çözüme giden yol olacağız.
Vira bismillah diyelim ve başlayalım………
İslam coğrafyası kan gölü… Son bir yıldır istikrara, demokrasiye daha önemlisi huzura kavuştu dediğimiz Mısır’da kardeş kanı dökülüyor. Kapı komşumuz Suriye’de taş taş üstünde kalmadı. Suriye Esed güçleri, muhalifler, terör örgütleri ve dış devletlerin desteğiyle yanardağ gibi... Diğer komşumuz Irak’ın yakın zamanda yaşadığı acılar hepimizin yüreğini yaktı. Maalesef hâlâ orada hayat rayına oturmuş değil. Acı örnekleri artırabiliriz: Afganistan, Pakistan, Lübnan, Yemen, Filistin…
Hepimizin zihninde tek bir soru yankılanıyor veya yankılanmalı: Neden? İslam coğrafyasındaki bu kardeş kavgası, bu huzursuzluk, bu acılar neden yaşanıyor? Avrupalı devletler bunun adına “Arap Baharı” dediler. Bahar berekettir, coşkudur, canlılıktır, hayattır. Bu kadar acılı, karanlık, kasvetli ve zulüm yüklü bir bahar görülmemiştir. Belki de kastedilen bahar Arap baharı değildir, başkalarının baharıdır. Kimdir o başkaları, baharın gerçek sahibi? “Bu kan gölünün ortasında en huzurlu ülke hangisi?” diye bir düşünürsek… Cevabı bulmak zor değil sanırım: İsrail.
İsrail ve Batı dünyasının ektiği fitne tohumları, zehirli ürünlerini verdi, veriyor ve verecek. Peki ama İslam topraklarına fitne tohumları ekmek nasıl bu kadar kolay oldu? Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra sömürülüp kanı emilmiş İslam coğrafyasında sınırların belirlenmesinde, ülkeyi yönetecek kişi ve ailelerin belirlenmesinde ince hesaplar yapılmış olduğu yakın tarihi az çok bilen herkesin malumu. Yakın zamanda patlak veren Arap baharı 1800’lü yıllarda kurulmuş bir saatli bombanın infilakıdır. Fikrimce Selahattin Eyyübi’nin, Selçukluların nihayet Osmanlıların zaferiyle yenilgilere uğrayan Haçlı Seferleri son bulmuş değil. Sadece bu seferlerin şekli ve yöntemi değişti. Derin bir ekonomik kriz yaşayan Batı dünyasının İslam devletlerindeki demokrasiyle, eşitlikle, insan haklarıyla samimiyetle ilgilendiğine mi inanıyorsunuz? Öyle olsaydı, Avrupa yıllarca bu toprakların kanını emer miydi, sömürür müydü? Sömürdüğü toprakları diktatör rejimlere terk eder miydi?
Peki bundan sonra ne yapmak lazım? Birlik ve beraberlik ruhu içinde dökülen kardeş kanını durdurmak lazım. Sayın başbakanımız ve değerli ekibi bu konuda gerek telefon trafiği ile gerek liderlerle görüşerek azami gayret göstermektedir. Halkımız da ona tam destek vermektedir. Fakat tüm İslam coğrafyasında farklı mezhepler, farklı rejimler ve farklı milletler birlik duygusu içinde hareket etmelidir. Tüm Müslüman kardeşlerimizin huzuru, mutluluğu ve İslam medeniyetinin yeniden parlaması için ihtiyacımız olan, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i anlayarak yaşamamız ve Hz. Muhammed (SAV) in güzel ahlakını benimsememizdir. Çünkü hak, hukuk, eşitlik, adalet, ilim, bilim, zafer ve başarının anahtarları Kur’an-ıKerim’debulunmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de savunduğu yurtta ve dünyada barışı sağlayabilmemiz için karşılıklı anlayış, birlik ve beraberlik dolu yarınlar diliyorum hepimize.
Hüseyin MAZLIM
Gemi İnşa ve Makina Mühendisi
Bu yazı 549 defa okunmuştur. Hangi konu hakkında yazı yazmam gerektiği konusunda çok zorlandığım söylenemez. Bu köşede kendime özgü düşüncelerle,Yalova ve Dünya coğrafyasında yaşanan konulardan bahsedeceğiz. Hepinizi her hafta bu köşeye bekliyor olacağım. Yazılarımın siz değerli okuyucularımızın hayatına bir renk katması dileğiyle konuşulamayan yazılamayan doğruları buradan paylaşma fırsatı bulacağım.
Neden Pusula Gazetesinde yazmak istedim, çünkü Pusula demek yönlendiren yol gösteren demek. Bazen hayatımızda ne tarafa gideceğimize hangi yolu seçeceğimize karar veremeyiz, kararsızlık ve çeşitli tereddütler içinde kalırız. Hayatımıza yol gösteren ışık tutan aydınlatanbirisi olsun isteriz. Beraberaydınlanmak içinburadayız. Her türlü sorunlarınızın ya da sorularınızın cevabını burada birlikte arayacağız ve çözüme giden yol olacağız.
Vira bismillah diyelim ve başlayalım………
İslam coğrafyası kan gölü… Son bir yıldır istikrara, demokrasiye daha önemlisi huzura kavuştu dediğimiz Mısır’da kardeş kanı dökülüyor. Kapı komşumuz Suriye’de taş taş üstünde kalmadı. Suriye Esed güçleri, muhalifler, terör örgütleri ve dış devletlerin desteğiyle yanardağ gibi... Diğer komşumuz Irak’ın yakın zamanda yaşadığı acılar hepimizin yüreğini yaktı. Maalesef hâlâ orada hayat rayına oturmuş değil. Acı örnekleri artırabiliriz: Afganistan, Pakistan, Lübnan, Yemen, Filistin…
Hepimizin zihninde tek bir soru yankılanıyor veya yankılanmalı: Neden? İslam coğrafyasındaki bu kardeş kavgası, bu huzursuzluk, bu acılar neden yaşanıyor? Avrupalı devletler bunun adına “Arap Baharı” dediler. Bahar berekettir, coşkudur, canlılıktır, hayattır. Bu kadar acılı, karanlık, kasvetli ve zulüm yüklü bir bahar görülmemiştir. Belki de kastedilen bahar Arap baharı değildir, başkalarının baharıdır. Kimdir o başkaları, baharın gerçek sahibi? “Bu kan gölünün ortasında en huzurlu ülke hangisi?” diye bir düşünürsek… Cevabı bulmak zor değil sanırım: İsrail.
İsrail ve Batı dünyasının ektiği fitne tohumları, zehirli ürünlerini verdi, veriyor ve verecek. Peki ama İslam topraklarına fitne tohumları ekmek nasıl bu kadar kolay oldu? Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra sömürülüp kanı emilmiş İslam coğrafyasında sınırların belirlenmesinde, ülkeyi yönetecek kişi ve ailelerin belirlenmesinde ince hesaplar yapılmış olduğu yakın tarihi az çok bilen herkesin malumu. Yakın zamanda patlak veren Arap baharı 1800’lü yıllarda kurulmuş bir saatli bombanın infilakıdır. Fikrimce Selahattin Eyyübi’nin, Selçukluların nihayet Osmanlıların zaferiyle yenilgilere uğrayan Haçlı Seferleri son bulmuş değil. Sadece bu seferlerin şekli ve yöntemi değişti. Derin bir ekonomik kriz yaşayan Batı dünyasının İslam devletlerindeki demokrasiyle, eşitlikle, insan haklarıyla samimiyetle ilgilendiğine mi inanıyorsunuz? Öyle olsaydı, Avrupa yıllarca bu toprakların kanını emer miydi, sömürür müydü? Sömürdüğü toprakları diktatör rejimlere terk eder miydi?
Peki bundan sonra ne yapmak lazım? Birlik ve beraberlik ruhu içinde dökülen kardeş kanını durdurmak lazım. Sayın başbakanımız ve değerli ekibi bu konuda gerek telefon trafiği ile gerek liderlerle görüşerek azami gayret göstermektedir. Halkımız da ona tam destek vermektedir. Fakat tüm İslam coğrafyasında farklı mezhepler, farklı rejimler ve farklı milletler birlik duygusu içinde hareket etmelidir. Tüm Müslüman kardeşlerimizin huzuru, mutluluğu ve İslam medeniyetinin yeniden parlaması için ihtiyacımız olan, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i anlayarak yaşamamız ve Hz. Muhammed (SAV) in güzel ahlakını benimsememizdir. Çünkü hak, hukuk, eşitlik, adalet, ilim, bilim, zafer ve başarının anahtarları Kur’an-ıKerim’debulunmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de savunduğu yurtta ve dünyada barışı sağlayabilmemiz için karşılıklı anlayış, birlik ve beraberlik dolu yarınlar diliyorum hepimize.
Hüseyin MAZLIM
Gemi İnşa ve Makina Mühendisi
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum