-
Turgut Açari
Tarih: 18-08-2023 03:04:14
Güncelleme: 21-08-2023 13:18:00
Hak doğru, gerçek, pay, alacak ve görev gibi anlamlara gelmektedir. Allah’ın isimlerinden biri olması, ayet ve hadislerde çokça tekrar edilmesi bakımından önemli ve kıymetlidir. İnsan hakları, İslam’a göre aslen (doğuştan) kazanılır. Kanunlar ise, bu hakların korunması içindir.
Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, eğitim hakkı, seyahat, ibadet, çalışma, din, vicdan ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar, “ Temel Haklar ve Özgürlükler ” bağlamında ilk akla gelenlerdir.
Haklar ve özgürlükler sınırsız değildir. Bunların da bir ölçüsü vardır ve olmalıdır. İslam inancına göre, başkasının hakkının başladığı yerde bizim özgürlüğümüz biter. Zira bizim inancımızda ve kültürümüzde, kendine de başkasına da zarar vermek yoktur.
Kurallar koymak ve “ İnsan Hakları ” şeklinde sloganlar geliştirmek faydalıdır ve bazı haksızlıkların önlenmesini sağlar. Kurallar ve sloganlar, her şeyi çabucak düzeltecek sihirli değnek değildir. Kuralları beğenmeyebiliriz, ancak kurallar uyulmak içindir. Elbirliğiyle uygulamak, yanlışlıkları ve haksızlıkları düzeltmeye çalışmak gerekir.
Temel hak ve özgürlükler söz konusu oluğunda senin, benim, iyi ve kötü ayrımı yapılmaz. Komşumuzun, komşuluk hakkı vardır. Muhtaçların yardım ve ilgi hakkı vardır. Anne, baba, evlat, akraba hakkı gibi daha birçok şey sayabiliriz. Bazıları bize göre iyi, kötü veya kusurlu olabilir, ancak hak her zaman haktır, asla zayi edilemez.
“Hak verilmez alınır” şeklinde yaygın bir söz vardır. Günümüz şartlarında kısmen gerekli gibi görünüyorsa da, doğru değildir. Asıl olan, hak sahibini istemek ve uğraşmak zorunda bırakmadan hakkını vermektir. Sevgili Peygamberimiz (s) “ Çalışanın alın teri kurumadan hakkını veriniz ” buyurarak en güzel ölçüyü getirmiştir.
Hak, haklının yani sahibinindir. Sahibi kimse, hak ona verilmelidir. İnsanlar ve devletler de hak mefhumunu böyle anlamalı ve böyle uygulamalıdır. Aksi halde haklar, sahibinin değil, güçlü ve kuvvetli olanın eline geçecektir. Hak sahibi zayıf ise, hakkını alamayacak, koruyamayacak, sürekli mağdur ve mazlum olacaktır.
Asıl olan, hakkın sahibine ulaşmasıdır. Birinin haklarını kısıtlamak, ellerini bağlayıp yemek yemeye, ayaklarını da bağlayıp yürümeye zorlamak demektir ki, bu asla yapılmamalıdır.
Hakların bilinmesi, korunması ve kullanılması için “Çocuk Hakları, Kadın Hakları, Azınlık Hakları, Müslüman Hakları” gibi söylemler geliştirilebilir. Ancak “ İnsan Hakları ” kavramının öne çıkarılması ve bu başlık altında çalışmaların yapılması faydalı olur diye düşünüyorum.
Temel hak ve özgürlüklerin rahatça kullanıldığı, hakça paylaşımların bulunduğu, huzurlu bir dünya dileğiyle..
Turgut AÇARİ
İl Müftüsü
- BİR YAŞ DAHA YAŞLANMANIN FARKINDA OLMAK
- DUA İBADETİN ÖZÜDÜR VE ÇOK FAYDALIDIR
- MEVLANA’DA OLGUN İNSAN
- ÖZÜRE DEĞİL, ÖZE BAKALIM
- ÖĞRETMENLİK ŞEREFLİ MESLEKTİR
- HZ. PEYGAMBER VE GENÇLİK
- HZ. PEYGAMBER’İ (S) ÖRNEK ALMAK
- TÜM HAYIRLI İŞLER İBADETTİR
- KUL HAKLARINA DİKKAT!
- DOĞRULUK ve GÜVEN DUYGUSU
- ENGELLİLER VE DİNİ SORUMLULUKLAR
- AİLENİN TEMELİ SAĞLAM OLMALI